Kıbrıs’ta başlayan müzik serüveninin en zorlu dönemlerinde bile asla vazgeçmemeyi İstanbul’da öğrendiğini dile getiren Sali, yıllar içinde kendini nasıl geliştirdiğini, azim ile tutkunun kariyerindeki önemini tüm samimiyetiyle anlattı.
“Müzik sonradan hayatıma giren bir şey değil, hep benimleydi.” diyen ve çocukluğundan beri müziğin hayatının merkezinde olduğunu söyleyen sanatçı, şarkıcılığı adeta bir yaşam tarzı olarak benimsediğini ifade etti.
Kıbrıs’ın mozaik yapısından etkilendim
Kıbrıs’ın çok kültürlü yapısının müzik kariyerine önemli katkılar sunduğunu ifade eden Sali, Kıbrıs’ın kültürel mozaik yapısından çok etkilendiğini dile getirdi. Hem Türkçe hem de Yunanca şarkılar söyleyen sanatçı, bu sentezin adalı olmasından kaynaklandığını belirtti. Ayrıca Kıbrıs’ın kurtuluşunun 50. yılı hakkında duygusal açıklamalarda bulundu: “Kıbrıs’ın kurtuluşu çok kıymetli, çok derin bir o kadar da üzücü bir durum… Her şeyden önce savaşarak, kan akıtılarak alınan topraklar. Yüzlerce şehit, gazi, göçler, yıkılan ve bölünen aileler, hayatlar… Çekilen acıları büyüklerimizden dinlerken hüzünlenmemek elde değil.”
Kıbrıs’ta büyüyen Ziynet Sali, adalı olmanın getirdiği özgün ruhunu müziğine ve sahneye taşıdığını belirtti. Sanat yolculuğunun İstanbul’da devam ettiğini ve şekillendiğini de ekleyerek, “İstanbul bana hayatı öğretti. Çok çalışmayı ve asla vazgeçmemeyi burada öğrendim.” dedi.
Hayatı zorlamadan yaşamak istiyorum
Yeni projeler ve konserler için heyecanlı olduğunu, ancak hayatın akışına uyum sağlamayı da önemli bulan sanatçı, “Hayatı zorlamadan, hak ettiği gibi yaşamak istiyorum” diyerek, doğal bir yaşam sürme arzusunu dile getirdi.
Kaliteli müzik seviyorum
Güzel müzik ve iyi yorumcular dinlemeyi seviyorum. Genelde yabancı oluyor. Adele’i ve yeni jenerasyondan Dua Lipa’yı ara ara dinliyorum. Eskiden olsa Ricky Martin severdim. Bir dönem Latin müzik oldukça favorimdi. Biriyle globalde düet yapacak olsaydım Beyonce derdim.
