BDDK kararı ne anlama geliyor?
BDDK dün kısaca döviz varlığı 15 milyonun üstünde olan şirketlerin Türk Lirası kredisi kullanmalarını yasakladı. Varlığı 15 milyonun altında olan veya açık pozisyondan dolayı döviz taşıyanlara da türlü yükümlülükler getirdi. Peki karar neden alındı ve dolar neden bu kararın ardından düştü? Dün yapılan ek açıklama ile önceki açıklamaya göre biraz daha yumuşama belirtileri olduğunu da gözününe alınarak edindiğimiz bilgilere göre kararın 3 ana nedenini inceleyelim…
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) cuma günü önemli bir karar alarak kısaca döviz varlığı 15 milyon liranın üstünde olan şirketlere Türk Lirası kredi verilmesinin önüne set çekti. Artık döviz nakit varlığı 15 milyon liradan fazla olan ve toplam aktiflerin veya yıllık satışların yüzde 10’unu aşan bir şirket yeni lira kredisi alamayacak.
BDDK dün ayrıca yaptığı açıklamayla ise kararın hangi şirketleri kapsadığına ilişkin olarak “Bağımsız denetime tabi bir şirket olması, şirketin yabancı para (YP) nakdi varlıklarının TL karşılığının 15 milyon liranın üzerinde olması ve şirketin YP nakdi varlıkların TL karşılığının aktif toplamından veya son 1 yıllık net satış hasılatından büyük olanının yüzde 10’unu aşması… Herhangi bir şirketin karar kapsamına girebilmesi söz konusu 3 şartın hepsinin birden sağlanması gerekmektedir” bilgisini paylaştı.
Dün yapılan açıklama ile “Şirketlerin yurt içi yerleşiklerce YP cinsinden ihraç edilmiş menkul kıymetler ve Eurobond gibi borçlanma araçlarından oluşan diğer parasal varlıkları Kararda belirtilen YP nakdi varlıklar kapsamına girmemektedir” açıklaması ile Eurobond ve döviz cinsi Özel Sektör Tahvillerini karar dışı tutması önceki açıklamaya göre biraz daha yumuşama olduğunu ortaya koydu.
Bu kararın ayrıntılarını merak edenler için aşağıda açacağız ancak en çok merak edilen ‘neden’ sorusuna cevap arayalım.
Araştırmalarımız perde arkasında 3 ayrı neden olduğunu gösteriyor. Önem açısından sıralayamayacağımız bu 3 nedenden en ilginç olanı şirketlerin Merkez Bankası’nın ucuz kredi politikasını lehlerine kullanmaya başlamaları nedeniyle BDDK’nın bunun önünü alma isteği. İfade edilen şu: Bazı büyük ve kredibil şirketler hem özel hem kamu bankalarından büyük tutarda kredi alıyor. Bu şirketler yüzde 20’ye mal ettiği krediyi yüzde 50-60 ile Londra swap piyasalarında satıyor. Aradaki karı kolay gelir olarak yazıyor. Satılan bu Türk Lirası da daha sonra nasıl kullanılıyor bilinmiyor. Bu kullanımın TL’ye zarar vermemesi için biliyorsunuz kısa süre önce ‘tahsisli swap’ piyasasına izin verilmesi kararlaştırıldı. Yani yabancıya dedik ki, TL alabilirsin ama bunu bizim hisse senedimiz ve tahvillerimizde kullanmak şart. Bu anlattığımız gerekçenin doğruluğunu BDDK’nın iki gün önce aldığı başka bir karar perçinliyor.
Dün yapılan açıklamada “Şirketlerin, yurt dışı yerleşiklerce YP cinsinden ihraç edilmiş menkul kıymetler ve hisse senetleri ile yurt dışı yerleşiklerle yapılan ters repo gibi diğer parasal varlıkları da Karar kapsamındaki YP nakdi varlık tutarının hesaplamasına dahil edilecektir” söylemi de bu rahatsızlığı ortaya koyuyor.
Karar ne diyor? Bankalar ve finansal kuruluşlar dışındaki yurt içi yerleşik kişilerin, yurt dışı yerleşiklerle türev işlem gerçekleştirmesi halinde, bu kişilere bu Karar tarihinden sonra kullandırılacak olan TL ve YP cinsinden ticari nitelikli nakdi kredilere; sermaye yeterliliği oranı hesaplamasında; kredi riskine esas tutar hesaplanırken kullanılan yaklaşımdan bağımsız olarak, kredi riski azaltım teknikleri, kredi derecelendirme notları ve gayrimenkul ipotekleri dikkate alınmadan yüzde beş yüz risk ağırlığı uygulanacak. Özetle bankalar dışındaki şirketlerin yurtdışı kuruluşlar ile swap yapması imkansız hale getiriliyor. Şirketlerin türev işlem yapması epey zorlaştırılıyor.
İkinci ve yine aynı önemdeki diğer neden ise Türk Lirası kredi alan şirketlerin sahiplerinin bu kredi ile konut ve otomobil alarak bu alanlardaki fiyatları patlatması. Yani kredi genişlemesinin enflasyona direkt katkı yapması. Hatta bazı şirketlerin kendi faaliyet alanı olmayan alanlarda hammadde, ara mamul alarak fiyatların artışında rol oynadığı konuşuluyor. Bir örnek verirsek, tekstil alanında faaliyet gösteren şirket fiyatların artacağını tahmin ederek demir çelik stoklayabiliyor. Bunun için kredi de tabii ki bankalardan alınan yüzde 20-25 aralığındaki maliyetle alınan ticari kredi.
Üçüncü ve ilk iki ile aynı derecede önemli neden ise döviz varlığı mevcutken bu varlığa dokunmayıp ödemelerini çektikleri TL kredi ile yapan şirketlerin varlığı. Dün yapılan basın açıklamasında ‘bazı şirketlerin ihtiyaçları olmadığı halde döviz biriktirdikleri tespit edilmiştir’ denilerek bu duruma açık açık dikkat çekiliyor. Ekonomi yönetimi kasasında bankada spekülasyon amaçlı (değeri yükselir diye) döviz, altın tutup sonra ihtiyaçlarını ucuz kredi ile karşılayan şirketlere ‘dur’ diyor. Dövizin varsa önce onu bozdur. Hem üretim ve yatırım için ucuz tutulan kredi faizlerini kendi çıkarına kullanma hem dövizi boz ki kur da rahatlasın. Şunu söylemeden geçmeyelim, tabii ki hangi şirkete dövizin ne zaman lazım olacağı belli olmuyor ancak ihracatçılar için döviz tutamama sorunu yok gibi görünüyor. Çünkü bu şirketler zaten döviz kredisi kullanıyor ve düzenleme ile bunun önüne bir engel getirilmiş değil.
Bu kuralın istisnası olarak bazı düzenlemeler de mevcut ama doğrusu hangi şirket bu istisnalardan yararlanmak için bu kadar uğraşacak belli değil. İşte o ayrıntı ve istisnalar:
-İlgili mevzuat uyarınca YP cinsinden kredi kullanması mümkün olmayan Şirketlerle sınırlı olmak üzere, bu Şirketlerin bankaya kredi başvurusunda bulunduğu tarihten itibaren 3 aylık dönem içinde yabancı para net pozisyon açığı bulunduğunu Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yetkilendirilmiş bağımsız denetim kuruluşları tarafından (bağımsız denetim kuruluşu) en güncel finansal tabloları üzerinden yapılacak incelemeye göre tespit ettirmeleri ve bu kuruluşlarca onaylanmış belgelerle bankaya başvurmaları şartıyla, bu Şirketlere yalnızca başvuru tarihini izleyen 3 aylık dönemdeki, söz konusu tespit edilen pozisyon açığı ile sınırlı olmak üzere TL cinsinden nakdi ticari kredi kullandırılacak.
– YP nakdi varlıklarının TL karşılığı 15 milyon TL’yi aşmayan Şirketlerin, kredi başvuru tarihi itibarıyla, mevcut YP nakdi varlıkları ile en güncel finansal tablolarına göre aktif toplamını ve son 1 yıllık net satış hasılatını bağımsız denetim kuruluşuna tespit ettirmeleri ve kullanacakları kredinin vadesi boyunca YP nakdi varlıklarının TL karşılığının 15 milyon TL’yi aşmayacağını beyan ve taahhüt etmeleri, söz konusu beyan ve taahhüdün banka tarafından kontrolünün sağlanmasını teminen Şirketlerin her ayın ilk 10 iş günü içinde bir önceki ay sonu bilançosuna göre YP nakdi varlıklarının, aktif toplamının ve bir önceki ay sonu itibarıyla son 12 aylık net satış hasılatının güncel değerini bankaya iletmeleri şartıyla bu uygulamadan muaf tutulacak.