‘İnsanımızın sesi olacağız’
SHOW TV’nin sevilen programı ‘Bu Sabah’, yarın yeni sezona “Merhaba” diyor. Güncel olayları, gerçek hayat hikayelerini ve gündem konularını yarından itibaren hafta içi her gün izleyicilerle buluşturacak olan programın sunucuları Ebru Akel ve Murat Güloğlu, yeni sezona dair merak edilenleri Habertürk’e anlattı
Ebru Akel ile Murat Güloğlu’nun sunumuyla ekrana gelen ‘Bu Sabah’, Türkiye’den ve dünyadan haberlerin yanı sıra güncel olaylar, çarpıcı haberler, gerçek hayat hikayeleri, özel gündem başlıkları ile yine sabahların vazgeçilmezi olacak.
Satır aralarında kalan başlıklarla, görünenin arkasında olan bitene farklı yorumlarla size, bize ait her şey ‘Bu Sabah’ta!
Ebru Akel ile Murat Güloğlu, yeni sezona dair merak edilenleri Habertürk’e anlattı.
Televizyon ekranlarının deneyimli iki ismi olarak ilk kez geçtiğimiz yıl ‘Bu Sabah’ programı için bir araya gelmiştiniz… Başarılı bir sezonu geride bıraktınız. Yeni sezona hazır mısınız?
Ebru Akel: Hepimize hayırlı olsun. Kısacık bir tatil yaptık ama aslında bu bizler için böyle devam eden bir süreç. Yeni sezona hazırım. Merak ediyorum yine her gün olduğu gibi beni ayakta tutan ve işime aşkla sarılmamı sağlayan şey de zaten bu; merak, yenilik, canlı yayın, gündem ve içerikte her an elime verilecek yeni malzemeler. Onun için de çok heyecanlıyım.
Murat Güloğlu: Hazırız elbette. Kendi adıma söyleyeyim iyi bir tatil dönemi geçirdim. Seyahatlerimden çok şey öğrendim. Hem dinlenmeli hem de gezmeli bir tatil süreci oldu. Bu süre içinde farklı kaynaklardan beslendim. Gündemden uzak kalmadan memlekette ve dünyada neler olup bittiğine bakarak yeni bakış açıları geliştirdim. Önemli olan insanımızın sesi olabilmek. Ebru’yla bu sezonda da bunu gerçekleştireceğiz.
Sizce partnerli program yapmanın avantajları-dezavantajları neler?
Ebru Akel: Neye öyle bakarsan aslında öyle. Tabii ki burada benim yapmam gereken şey partnerimle olan her durumu avantaja çevirmek. Negatif bakarsan dezavantajı olması kaçınılmazdır. Dolayısıyla biz Murat’la benim tecrübemle, onun tecrübesiyle, ikimizin farklı bakış açılarıyla birbirimizi tamamlayarak ilerlemenin mutluluğundayız. İkimiz iyi bir uyum yakaladık. İki zeki insan güzel kelimelerle çarpışıyoruz. Dolayısıyla bu da çok zevkli. Benim için son derece farklı bir deneyim. 25 yıldır tek başıma program sunan biri olarak ilk defa bir sezon, ikinci sezona başladığım partnerim var. Bu da çok keyif veriyor bana açıkçası.
Murat Güloğlu: Partner doğru bir isimse beraber program yapmak şahane bir süreç oluyor. Zaten program içinde karşılıklı oturup konuşan, değerlendirmeler yapan iki kişiyiz aslında. Ebru program yapmak için partner olabilecek şahane bir isim. Son derece tecrübeli, tam bir televizyoncu. Olaylara bakış açısı çok insani. Uyuştuğumuz çok fazla ortak nokta var. Bakış açılarımız çoğun zaman aynı. Farklı görüşlerde olduğumuz noktalarda ise alınmadan gücenmeden birbirimize görüşlerimizi söyleyip tartışabiliyoruz bu da çok kıymetli bir durum oluyor.
Türkiye sizinle “Bu Sabah” diyor. Peki siz sabaha nasıl başlıyorsunuz?
Ebru Akel: Tabii ki hepimiz insanız, hepimizin günü var, hepimizin sabahı var. Ama ben şu konuda avantajlıyım, öyle diyebilirim ben ve etrafımdakiler için, güne mutlu uyanan bir insanım. Ne olursa olsun bir takım şeyleri tamamen günüme odaklanıp geride bırakabiliyorum. Allah sağlık versin tabii ki en önemlisi o. İyi uykumu almış olduğumda çok daha iyi hissediyorum. O akşam biraz daha uykusuz geçtiyse aman yüzüm gözüm şiş olmasın, ekrana biraz daha kendimi iyi hissederek çıkayım tabii ki herkesin hayali. Özellikle Murat için daha kolay tabii ki. Kadınlar için saç makyaj süresi var ki bu sürem gerçekten 12-15 dakika arasında. Çünkü sabah 6.30’da girdiğimiz haber toplantılarımız o kadar uzun sürüyor ki çoğu kez hazırlığa vaktim kalmıyor. Ne giydiğimi bile son dakika aynada görüyorum. Dolayısıyla da sabahın erken saatlerinde değil herhangi bir saatte bir kadının ekrana çıkması için belli bir süreye, belli bir motivasyona ihtiyacı var. Ama iç mutluluk insanın gerçekten kendi içinde yarattığı bir şey. İçten gelen efektler ne olursa olsun sizin içiniz, kalbiniz, ruhunuz, beyniniz tam huzurlu ve rahat değilse aklınızı başka bir şeye vermeniz çok kolay olmuyor. Onun için bol sporla, meditasyonla, dinlenmeyle, okumayla, küçük ama mutlu çevremle vakit geçirmeyle kendimi besliyorum. Bu da benim için çok kıymetli.
Murat Güloğlu: Ben zaten sabah insanıyımdır ve her şeyden önce görev insanıyım. İşim söz konusu ise çok disiplinliyimdir. Sabah alarmım çalar, kalkar giyinir ve evimden çıkarım, bir gün bile sekmez bu durum. O yüzden sabah programları benim için idealdir. Bizim işlerde uyku çok önemlidir. Onun için de sağlıklı bir hayat sürmeniz gerekir. Yıllardır sabah programı yaptım ve hiçbir şekilde şikayetim olmadı. Televizyona gittikten sonra da yayın öncesi son hazırlıklarla beraber program saatini beklemek müthiş heyecanlı bir süreç tabi.
Ekran önünde çok güzel, uyumlu bir dostluğunuz var. Ekran arkasında da öyle misiniz? Program haricinde de görüşüyor musunuz?
Ebru Akel: Evet, vakit olursa eğer. İkimiz de gerçekten 8 saatin sonunda işlerimize koşturuyoruz, Murat da çok aktif çalışıyor bir de benim çocuğum var. Dolayısıyla ben Eren’e, okula, onun derslerine, kurslarına ya da kendi başka ekstra işlerime koşturuyorum. Ama ikimizi bir araya getiren özel davetler, yemekler, ikimizin katılması gereken bir takım organizasyonlarda mutlaka tabii ki bir araya geliyoruz.
Murat Güloğlu: Ekran dışında da gayet iyiyiz. Ben hafta sonları pek evde ve şehirde olmadığım ve bol bol seyahat yaptığım için buluşmalarımız daha çok hafta içi oluyor. Olaylar hakkında görüş alışverişi yaptığımız gibi havadan sudan konuştuğumuz zamanlar da oluyor. Ebru, içi dışı bir insan. Ben de öyle olduğum için onunla dostluk etmek çok keyifli bir hal alıyor.
Birbirinizin en sevdiğiniz ve sevmediğiniz özellikleri neler?
Ebru Akel: Tabii ki bir erkek ve kadın bakış açısı var. Murat’ın ciddi bir gerçekçiliği var o çoğu kez beni duygusal tarafımdan çıkarıp ayağımı yere bastırıyor. Bu anlamda Murat’ın bu gerçekçi ve net tarafını seviyorum.
Murat Güloğlu: Program içinde birbirimizi tamamlayan iki kişiyiz aslında ve bu zamanla daha da oturdu. Ebru anlaşması çok kolay bir insan. Çok iyi niyetli. Karşısındakini yükselten bir yapısı var. Tabi bunun için saygıyı ve sevgiyi korumanız gerekiyor ki anlaşmanız kalıcı olabilsin. Hatta benim türlü huysuzluklarıma da zaman zaman katlanmıştır aslında. Benim habercilikten de gelen daha sert bir yanım var. Onun bakış açısı kimi zaman çok daha yumuşak olabiliyor. Dengeyi tutturduğunuz anda işler çok kolay ilerliyor. Geçen sezon birbirimizi tanımamız programımızı yükseltmemiz gereken bir süreçti. Bu sezon çok daha farklı ve iyi olacağız.
Türkiye’nin ve dünyanın gerçekleri malum… Şöyle ağız tadıyla bir sabaha başlayamıyoruz. Diyelim ki her şeyin yolunda gittiği bir dünyada yaşasaydık, siz hangi haberleri sunmak, izleyiciyle neyi konuşmak isterdiniz?
Ebru Akel: İnsanın değişken doğası birbiriyle ilişkilerine, dünyaya bakış açısına, her türlü ilişkiye, politikaya, siyasete, eğitime, dünyaya, kadına, erkeğe, çocuğa bakış açısı tabii ki farklılık gösteriyor. Ama tek bir gerçek dil var, evrensel olan bir şey o da insanların asıl istediği şey; huzur, sevgi ve barış. Bu noktadan tutabildiğimiz, sağlam bir omurgadan bakabildiğimiz noktada tabii ki herkesin tek dileği de huzurlu, cinayetlerin, savaşların olmadığı, doğal afetlerin insan duyarlılığıyla olabilecek noktada engellenebildiği, topluma, doğaya, hayvana, insana, saygı ve sevgi gösterip bütün bu ekolojik dengenin içinde insan olabilmeyi ve onu koruyarak yaşayabilmeyi anlamamız lazım. Gerçekten dünyada hiçbir suç ya da asap bozucu haberlerle uyanmak olmasaydı. Hiçbir üzücü hikaye ile karşılaşmıyor olsaydık zaten çokta düz bir yaşamdan bahsediyor olurduk herhalde. Çünkü bu bizim bildiğimiz bir şey değil. Ama tabii ki bazı ülkelerde sadece bir devekuşu otobana kaçtığı için 15 dakika boyunca haber verebildiklerini ve onun şaşkınlığı içerisinde o devekuşunun trafiği nasıl birbirine kattığını, insanların çözüm bulamayışını izlerken gülüyorum. Sonra aklıma şu geliyor, bizim özellikle bayram zamanlarında kaçan danalarımız, kuzularımız, yoldan alıp çevirdiğimiz, yakaladığımız keserken kaçanları bilirsin… Gerçekten bu konuda çok randımanlıyız. Onun için bizim programımızın da içeriğinde çok sevdiğimiz bir nokta vardır, deriz ki “Başka ülkede yaşayamam!” Çünkü biz bunlarla harmanlandık, büyüdük, bunlara alışkınız. Biz “Aaa devekuşu otobana kaçmış. Nasıl büyük bir haber!” diye versek gerçekten ne diyorlar diye düşünürdük tahmin ediyorum.
Murat Güloğlu: İsviçre ya da İskandinavya ülkelerinin gündemi neyse onu sunmak isterdim. İnsanı yaşama karşı motive eden, hobilerin konuşulduğu, insana dair küçük meselelerin, küçük mutlulukların konuşulduğu kafa açan muhabbetlerin döndüğü programlar yapmak ve bilgilendirici haberlerin sunulduğu haberleri anons etmek isterdim. Zamanla bu da olacaktır, enseyi karartmayalım.
Sunduğunuz haberler psikolojinizi etkiliyor mu?
Ebru Akel: Ben televizyoncuyum, bugüne kadar birçok formatta, birçok farklı hikayede, insan ilişkilerini ve iletişimi ortaya koyan farklı işler yaptım. Dolayısıyla her taraftan bakıyorum yani hikayem buradan geldiği için duyarlılığım da bakış açım da biraz daha farklı. Onun için psikolojimi etkiliyor mu? Evet çoğu kez gözyaşlarımı tutamıyorum, çoğu kez öfkemi dille, kelimelerle, sözle anlatamıyorum yetmiyor kelimelerim. Vücut dilimle, yüzümle, mimiğimle her şeyimle adeta haykırıyorum. Evet psikolojimi ilk başlarda çok daha fazla etkiliyordu, bir süre sonra tabii ki çok üzülerek bir takım haberleri veriyoruz, anlamaya çalışıyoruz ama en azından ilk günlerdeki kadar çok haberde sesim titremiyor, birazcık daha kendimi kontrol edebiliyorum. Öyle diyeyim.
Murat Güloğlu: Kesinlikle etkiliyor ama fazlasıyla negatif bir durum varsa kendimi ve psikolojimi korumaya alırım. Mesleğimin ilk yıllarında özellikle muhabirlik dönemlerinde çok daha fazla etkilenirdim olaylardan. Profesyonellik neyi gerektiriyorsa onu yapmak önemli. Sorumluluğumuz çok fazla programlarımızda. Çünkü konuşmalarımız, yorumlarımız çok önemli yerlere gidebiliyor. Bunun bilincinde olarak programlarımızı yapmak durumundayız. Mutsuzluktan değil, mutluluktan payımızı almamız gerekiyor. Yorumlarımızda hep o yönde zaten. Umudumuzu korumamız gereken dönemlerden geçiyoruz.
‘Bu Sabah’, yeni sezonu yarından itibaren hafta içi her gün saat 08.00’de canlı yayınla SHOW TV’de!