‘Kendisini John Wayne’e benzetirdik’
Geçtiğimiz günelrde kaybettiğimiz Yeşilçam efsanesi Cüneyt Arkın’ın çocukluk arkadaşı olan Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, usta sanatçıyı anlattı. Arkın ile 7 yaşından beri arkadaş olduklarını belirten Büyükerşen, “Kendisini de Joyn Wayne’e benzetirdik. Bütün fotoğraflarında kaşlarını yukarıya kaldırmış olarak görürüsünüz. Benimsemişti yani John Wayne olmayı…” dedi
Yeşilçam’ın usta ismi Cüneyt Arkın’dan acı haber geldi. Aniden kalbinin durması sonucu Beşiktaş’taki özel bir hastanede tedavi altın alınan ünlü sanatçı, salı günü tüm müdahalelere rağmen yaşamını yitirdi.
Arkın’ın ölümünün ardından sosyal medya hesabından, “Çocukluk arkadaşım, dostum ve sinema tarihimizin efsanesi sevgili Cüneyt Arkın’ı kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz. Usta oyuncumuza Allah’tan rahmet diliyorum. Başımız sağ olsun.” ifadelerini kullanan Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Yeniçağ TV’ye konuk oldu. Büyükerşen, usta oyuncu ile çocukluk anılarını paylaştı.
View this post on Instagram
Gerçek adı “Fahrettin Cüreklibatır” olan Arkın ile 7 yaşından beri arkadaş olduklarını ve ilkokullarının birbirlerine çok yakın olduğunu belirten Büyükerşen, “Fahrettin ile ortaokul ve liseyi aynı okulda okuduk. Tarihi Atatürk Lisesi o dönemde hem ortaokul hem de lise eğitimi veriyordu. Ortaokulda sınıflarımız farklıydı ama lisede aynı sınıfta sıra arkadaşıydık.” dedi.
Okul zamanında sakin çocuklar olduklarını ve çok iyi ders çalıştıklarını anlatan Büyükerşen, şunları söyledi:
Lise son sınıfa kadar Fahrettin ile aynı sırayı paylaştık. Sonra yollarımız ayrıldı. O İstanbul Tıp Fakültesi’ni kazandı, ben de Eskişehir’de Ankara Hukuk Fakültesi’ne kayıt oldum, bir sene okuduktan sonra Eskişehir’de İktisadi Ticari İlimler Akademisi kurulunca dosyamı alıp, Eskişehir’e geldim. Fahrettin, çok çalışkan bir kişiydi. Tıp Fakültesi döneminde hocalardan kendisini asistan olarak almak istediler ama Fahrettin, akademik kariyer yapmayı düşünmedi.
Yaz aylarında bir araya geldiklerini dile getiren Yılmaz Büyükerşen, “Yedek subaylığını da Eskişehir Hava Hastanesi’nde yaptı. Hava Hastanesi’nde sabahları askeri vasıta ile garnizona gider, uçuşa gidecek olan pilotların muayenelerini yapardı. Sonra hastaneye gelir ve saat 15.00’a kadar poliklinik hastalarına bakardı. Daha sonra da bir araya gelirdik.” dedi.
Büyükerşen, Cüneyt Arkın’ı sinema filmi çekimi için kendisinin yönlendirdiğini de anlattı. Yılmaz Büyükerşen, “Biz tiyatro yaparken Fahrettin de yedek subaylığını yapıyordu ve 2 ayı kalmıştı. Eskişehir Hava Kuvvetleri’nde havacılıkla ilgili ilk Türk filmi çekiliyordu. Başrolünü Göksel Arsoy’un oynadığı ‘Şafak Bekçileri’ filmiydi. Yönetmenliğini Halit Refiğ yapıyordu. Filmde yardımcı oyuncu ihtiyacı da vardı. Birçok yedek subay var, teğmen var… Garnizon Komutanı Muhsin Batur onların da filmde rol almasına izin verirdi. O günlerde Fahrettin yine Hava Hastanesi’nden çıkıp, bizim tiyatroya gelmişti. Bizim provalarımızı izlerdi. Kendisine filme meraklı olduğunu söyledim.” dedi.
Arkın’ı oyuncu John Wayne’ye benzettiklerini dile getiren Büyükerşen, “Kızlar benzetirdi, bizler ise dalga geçerek konuşurduk. Bütün fotoğraflarında kaşlarını yukarıya kaldırmış olarak görürüsünüz. Benimsemişti yani Joyn Wayne olmayı…” ifadelerini kullandı.
Yılmaz Büyükerşen, Arkın ile en son Tuluhan Tekelioğlu’nun ‘Efsaneler’ belgeselinin İstanbul’daki galasında yüz yüze görüştüklerini anlattı.
Telefonla ise en son geçtiğimiz hafta konuştuklarını belirten Büyükerşen, aralarında geçen diyaloglarını şu sözlerle dile getirdi:
Geçen hafta telefon etti bana. ‘Yılmazcığım seni de Eskişehir’i de çok özledim. Sen gelmiyor musun? Ben gelemiyorum’ dedi. Neden gelemediğini sorduğumda da rahatsızlıklarının olduğunu belirterek, ‘Bu ihtiyarlık rezalet. İnsan genç kalmalıymış hep…’ dedi. Biraz dertleştik. Hastalıkları konusunda kendisini teselli etmeye çalıştım. İlk fırsatta düzelirse Eskişehir’e geleceğini söyledi ama kısmet değilmiş… Türk sineması büyük aktörlerinden birisini kaybetti. Eşi Betül, kendisine çok iyi baktı…
Avantür filmlerin ünlü oyuncusu Cüneyt Arkın, 300’den fazla filmde rol aldı. Filmlerinin bir kısmında yapımcı ve yönetmen olarak da çalıştı. İki oğlu olan ünlü oyuncu Türk Sineması’na Artist Dergisi’nin açtığı bir yarışma ile girdi.
1999 yılında 36. Antalya Film Şenliği’nde “Yaşam Boyu Onur Ödülü” aldı. Bunun dışında 1969 ve 1976’da Antalya Film Şenliği ve 1972’de Adana Altın Koza Film Şenliği’nde “En İyi Erkek Oyuncu” ödüllerini aldı.
Türk Sineması’nın ünlü jönü, 1937 yılında Eskişehir’de doğdu. Çocukluğu çiftlikte geçti. Daha sonra Eskişehir Necatibey İlkokulu’na gitti.
Çocukluğunda en sevdiği hikâyeler menkıbelerdi. Battal Gazi, Köroğlu hikâyeleri ile büyüdü. Eskişehir Lisesi’ne devam ettiği dönemde hikayeler yazıyor ve bunları dergilere gönderiyordu.
İstanbul’a giderek tıp fakültesi sınavlarına girdi ve kazandı. Tıp eğitimine devam ederken İstanbul’daki arkadaşlarıyla “Erek” adlı bir dergi çıkarttı. Dergide şiirleri ve hikayeleri yer alıyordu. 1957 yılında Cemal Süreyya ile tanıştı ve öykülerini değerlendirerek onu “Pazar Postası”na gönderdi.
1963 yılında “Artist” dergisinin düzenlediği sinema artisti yarışmasına girdi ve birinci oldu. Ertesi yıl filmlerde küçük roller almaya başlamıştı. Tıp fakültesini bitirmesinin ardından Eskişehir’e döndü.
1963 yazında Halit Refiğ ile “Şafak Bekçileri” adlı filmin çekimleri sırasında tanıştı. 1. Hava Üssü’nde jet savaş pilotlarının yaşamı ile ilgili bir film çeken Halit Refiğ, o sırada Hava Kuvvetleri’nde doktor olarak yedek subaylığını yapan Cüneyt Arkın’a filmdeki rollerden birini teklif etti. Ancak yönetmelikler yüzünden bu filmde rol alamadı.
Aynı yılın sonbaharında Halit Refiğ “Gurbet Kuşları” adlı filmin çekimlerine hazırlanırken askerliğini bitiren Cüneyt Arkın filmde rol aldı. Gazeteci Vecdi Benderli, Cüneyt Gökçer’den Cüneyt; Ramazan Arkın’dan Arkın isimlerini alıp birleştirerek “Cüneyt Arkın” ismini yarattı.
Başta romantik roller oynayan genç oyuncunun daha sonra hareketli sahnelere yatkınlığı dikkat çekti. İstanbul’a gelen sirklerde çalışanlardan akrobatik hareketler öğrendi. Burada kazandığı becerilerini Malkoçoğlu tarzı, kılıçlı ve atlı sahnelerde kullandı.
70li yıllara gelindiğinde Türkiye’nin en tanınan oyuncularından biri olmuştu. İtalya’da da ilgi gördü. “John Arkin” adıyla tanındı. Ancak dil sorunu yüzünden fazla tanınamadı. Ünlü yönetmen Halit Refiğ’e göre John Wayne, Burt Lancaster seviyesinde bir oyuncuydu. Yurtdışına açılabilseydi dünyaca tanınacak bir oyuncu olabilirdi.
Sosyal içerikli filmlerde de rol aldı ancak en çok tanınması Malkoçoğlu serisiyle oldu. 1982 yılında çektiği “Dünyayı Kurtaran Adam” adlı filmiyle dünya sinema tarihindeki en kötü 100 film arasına girmeyi başardı. 1992 yılında televizyonun yükselişiyle dizi oyunculuğu yapmaya başladı.
Cüneyt Arkın, Güler Mocan ile 1964 yılında evlendi. 1968 yılında boşandı. Filiz (d.1966) adında kızı oldu. Betül Işıl Cüreklibatur ile yaptığı ikinci evliliğinden Kaan ve Murat adlarında iki oğlu var.
a
“Polis” (1992), “Zirvedekiler” (1993), “Merhamet” (1993), “Bizim Ev” (1995) gibi dizilerin ardından 1998 yılında “Gülün Bittiği Yer” adlı filmde oynadı. Ardından 2000 yılında yönetmenliğini yaptığı “Oğulcan”ı çekti. “Köpek” (2005) ve “Serseri” (2003) adlı dizilerde çalıştıktan sonra 2006 yılında “Dünyayı Kurtaran Adam”ın devamı olan “Dünyayı Kurtaran Adamın Oğlu” adlı filmde rol aldı.
2014 yılında Orçun Benli’nin senaryosunu yazıp yönettiği “Gulyabani” filminde Deniz Uğur, Ceyda Ateş, Melike Öcalan, Didem Balçın, Mustafa Üstündağ, Hasan Küçükçetin, Kenan Ece, Cüneyt Arkın, Perihan Savaş, Merve Oflaz gibi oyuncular rol almıştır.